Yüksek sosyete 1 sezonluk dizisi . High Society adında bir kore dizisinden alıntı.
Zenginlik ve fakirlik arasındaki statü farkını aşklarına engel bulmayan iki
çifti anlatıyor.
Bu beyaz
elbiseli Cansu Koran. Zengin bir ailenin mutsuz kızı. Cansu, umursamaz bir
babası, kendisinden nefret eden ve ona sürekli "uğursuz" diyen
annesi, ailesinin büyük beklentilerinde boğulan abisi, iş yerinde mevki sahibi
olmak için her yolu deneyen ablası ile sarayında mahkum yaşayan mutsuz bir
prenses. Ait olduğu yeri arıyor, daha samimi sıcak insanların olduğu bir yeri.
Bir markette kim
olduğunu saklayarak işe başlıyor. Orada kendine gerçek dostluğu ve aşkı
buluyor.
Bu da Kerem. Sıcak
ama fakir bir ailede büyümüş başarı vaadeden bir adam. Oldukça dürüst, azimli
ve çalışkan. Hayatı boyunca yüksek sosyetenin altında ezilmiş biri. Kendi
hayatını değil, başkalarının hayatını yaşamış. En iyi arkadaşı yüksek
sosyeteden Mert Çalhan olunca ve ailesi Mert'in ailesi için çalışınca hayatı
ayrı bir zorlu hale gelmiş. Ama artık bu hayattan sıkılmış ve harekete geçme
zamanı geldi.
Bu da Ece. Oldukça tatlı ve komik bir karakter. Fakir bir kız. Yüksek
sosyeteden oldukça korkuyor ve olabildiğince ondan uzak durmak istiyor. En
nefret ettiği şey yalan.
İşte bu Mert Çalhan. Şımarık, bencil bir zengin çocuğu ama aynı zamanda çok
çocuksu ve eğlenceli bir karakter. Kerem'in en iyi arkadaşı ve patronu.
Hayatının büyük bir kısmında sorumluluk almaktan kaçmış Mert, bir gün bir
marketi yönetme işi gene üstüne kalınca, Kerem ile yer değiştirmeye karar
verir. Bütün işi Kerem yapar ve herkes onu patron sanır. Bu arada Mert de rahat
güya asistanmış gibi gene sorumluluktan kaçar ama bu arada Ece ile tanışır.
Yalan dolan derken
karmakarışık başlayan bu ilişki sonunda sizce ne olur? Eğer (özellikle aşk)
aşk,dram ve komedi seviyorsanız size kesinlikle tavsiye edyorum. Dizi akıcı ve
müziği de çok güzel.
"Gidilmeyen yollardan giderek insan kaderini belirler"
Üstteki video jenerik müzik. İnşallah anlatımımı
beğenmişsinizdir. İyi seyirler...:)))
Medcezir, 2 sezonluk bir türk dizisi. The O.C adlı bir amerikan dizisinden
alıntı. Dizinin konusu, İstanbul'un bir kenar mahallesinde yaşayan bir çocuğun
başarı hikayesi anlatılıyor. Dizi aşk, aile, arkadaşlık ve özellikle de, dram
türüne oldukça fazla yer veriyor.
Bu başrolümüz ya da biricik kahramanımız :D , Yaman. İstanbul'un kenar
mahallerinden Tozludere'de yaşayan Yaman, geleceği umut vaad eden, içine
kapanık, masum ve hayatındaki zorluklara rağmen, zar zor ayakta duran bir
çocuktur.
Bir gün abisi yüzünden, hapse düşer. Orada tanıştığı Avukat Selim ile Altınkoy'a
geldiğinde ise, bütün hayatı değişir.
Bu da Mira. Zengin bir ailenin kızı olan Mira'nın hayatı
baştan sona planlıdır. Gittiği okuldan, takılacağı mekana ve de evleneceği
kişiye kadar. Herşey. Mira'da, bu plana ayak uydurmaya çalışmaktadır. Ta ki,
hayatına Yaman girene kadar. Bütün planlar alt üst olur. Mira ile Yaman
birbirlerine aşık olurlar.
Yaman'ı Altınkoy'a getiren avukat Selim'in oğlu, Mert.
Neşeli, hayalperest, komik, hayat dolu ve çocuksu olan Mert'in pek arkadaşı
yoktur. Aynı zamanda, yıllardır onu farketmeyen Eylül'e tek taraflı
aşıktır.Yaman, onun hem kahramanı, hem de ilk arkadaşı olur.
Mira'nın en iyi arkadaşı, Eylül. Mira'ya her zaman destek
olan gerçek bir dosttur. Aynı zamanda, yaşadıklarına rağmen, hayat dolu olan
bir kızdır. Yaman ile Mira'nın aşkı, onu gerçekten seven Mert'i farketmesini
sağlar ve Mert'e aşık olur.
Yaman'ı Altınkoya getiren avukat Selim. Yaman'da kendini
görmüştür ve ona daha parlak bir gelecek için fırsat vermeye karar verir. Onu
Altınkoy'a getirir ve Yaman'ı da oğlu Mert gibi görmeye başlar.
Bir kere, dizinin ilk sezonu benim için bir efsaneydi. Hiç sıkılmadan
seyrettim. Bol dramı ve kendine hayran bırakan baş kahramanımız sayesinde,
hemencecik bitirdim.
2. sezona gelince, 1. sezon kadar iyi değildi. Ayrıca, dram ve aksiyon seviyesi
baya bir yükseldi, bu yüzden arada sıkıldım ama hiç bir zaman bu diziyi
seyrettiğim için pişman olmadım. Çok güzeldi.
"Hayat, yaşadıklarına rağmen, ayakta durabilmektir."
Açılış müziği. Bu arada, dizinin
müzikleri de ayrı bir güzeldi.
Başrol oyuncuları
Burak Özçivit ve Neslihan Atagül olan Kara Sevda dizisi. 2 sezonluk ama ilk
sezon bence daha iyiydi. Bu dizi genel konu olarak, The Notebook adındaki
amerikan filminden
alıntı. Dizi tam zengin kız fakir oğlan aşkı aslında. Hani zengin kız şımarık
olur, fakir oğlan daha fedakar olur yaa, işte bu dizide tam böyle olmuş.
Dizinin dili oldukça güçlü ve akıcılığı da mükemmel. Çok romantik ve duygusal
bir aşk dizisi. Birbirlerini çok seven ama dizi boyunca bir türlü kavuşamayan
Kemal ile Nihan'ın aşkını anlatıyor.
Bu Kemal Soydere.
Fakir bir ailenin ortanca çocuğu. Bir Kemal'i çok kıskanan abisi Tarık ve
bir de fakirlikten nefret eden hırslarının esiri olmuş kızkardeşi Zeynep var.
Oldukça dürüst, adaletli, masum ve saf bir kalbi var. (Ama onun için Nihan bütün bunların ötesinde). Hayali Zonguldak
madenlerinde çalışıp çalıştığı madeni örnek maden yapmaktı. Zenginlik-fakirlik
konusunda oldukça alıngan ve başarı potansiyeli yüksek bir karakter.
Bu da Nihan Sezin. Oldukça neşeli ve hayat dolu bir kız aynı zamanda çok
şımarık, bencil ve çocuksu. Annesi zenginlik konusunda çok hırslı bir kadın.
Babası da hayatı pişmanlıklarla dolu bir iş adamı ama kızına çok düşkün. Bir de
ailenin en küçüğü sağlık sorunları olan ve dizide Nihan'ın verdiği kararlarda
büyük bir etkisi olan Ozan Sezin var.
Bir gün Nihan ve Kemal'in yolları birbiriyle kesişiyor ve ilk görüşte aşk
oluyor. Birkaç tesadüf karşılaşma daha sonra kadere dönüşüyor ve çok büyük bir
aşk oluyor. Aylarca sevgili olan Nihan ve Kemal sonunda Ozan'ın yaptığı bir
hata yüzünden Nihan'ı başka seçimlere zorluyor.
Nihan'ı uzun zamandır tanıyan ve saplantı haline getirmiş zengin çocuğu Emir
Kozcuoğlu, Nihan'ı Ozan ile tehdit edip kendisiyle zorla evlendiriyor. Emir
oldukça komik hırslı ve ruh hastası bir karakter. Dizi boyunca Kemal ve Nihan'ın arasındaki en büyük engel olmuştur.
Kemal ve Nihan ayrılıyor. Kemal, aşk acısına dayanamayıp İstanbul'u terk
ediyor ve Zonguldak'a madenlerde çalışmaya gidiyor. Nihan ise Emir ile sahte
evlilik oyununu oynamaya.
Aradan 5 yıl geçiyor, Kemal ve Nihan
tekrar karşılaşıyor.
Bitmemiş aşkları daha da büyümüş bir
şekilde devam ediyor. Kısaca, tarih tekerrür ediyor ve bir kara sevdaya bedel
oluyor.
"Aşk hevesin geçinceye
kadar, sevda nefesin yetinceye kadar"
Dizinin müziği de
ayrı bir güzel, tam ismini anlatmış. Eğer özellikle
büyük aşk ve dram seviyorsanız tavsiye ediyorum.
dinlediğiniz için
teşekkür ederim.İnşallah anlatımımı beğenmişsinizdir...:)))
İçeride, 1 sezonluk türk dizisidir. Tür aksiyon, polisiye, dram ve
romantiktir. Konusu ise, kısaca iki kardeşin birbirini bulma hikayesi işte.
Konusu, başta çok klişe gibi gelebilir ama size tavsiyem önyargı ile
yaklaşmayın. Belki bu dizide, beklediğinizden fazlasını bulabilirsiniz. Daha
kapsamlı bir tanıtım istiyorsanız, okumaya devam edin. ( Bu dizi diğer türk
dizilerinden farklıydı. Ben çok beğendim. Bazı şeyler beklediğim gibi olmadı ama yine de çok güzel bir diziydi. Bazen bu dizinin bitmesini çok istedim çünkü o sıralar üniversite sınavına hazırlanıyordum ve baya dikkatim dağılıyordu. En çok da Mert için. Çocuğun çektiği acılara kalbim dayanmıyordu, bu yüzden dizi bitsin de Mert'in acıları da bitsin ve artık huzura ersin istedim ama bir yandan bir daha böyle efsane bir dizi ile nerde karşılaşacağım diye hiç bitmseni istedim. Dizi bütün duyguları bana böyle karman çorman yaşatmış oldu.)
(Not: The Departed (köstebek) adlı amerikan filmine benzerlik
gösteriyor ama kesinlikle hiç alakaları yok.)
Konusu:
Babaları mafyaya karıştığı için, anneleri ile sıcak ve samimi bir şekilde
yaşayan Sarp ve Umut adında iki kardeş varmış. Herşey yolunda gidiyormuş. Ta
ki, küçük kardeş Umut kaçırılına kadar...
Aradan yıllar geçer. Sarp büyür ve Polis Akademisi'nden mezun olmak üzeredir
ama bazı sebeplerden dolayı, törende Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube
Müdürü'ne silah çeker. Daha sonra, annesinin bütün ısrarlarına rağmen, mafyaya
girer. Bilinmeyen gerçek ise, Sarp'ın hala polis olduğudur ve en büyük hedefi
kayıp kardeşini bulmaktır. Bunun için de, ailesini mahveden mafya babası Celal
Babayı bitirmek için elinden geleni yapacaktır.
Bu sırada, küçük kardeş Umut neredeydi? Çok uzakta değil. Yeni adı Mert olan
küçük kardeş, abisi ile aynı Polis Akademisi'nde okumuştur. Üstüne üstlük, Sarp
ve Mert kardeş olduklarından habersiz rakip olurlar. Abisinin aksine, Emniyet
Müdürlüğü'nde başarılı bir polis olarak çalışmaya başlar. Burada bilinmeyen
gerçek ise, Mert'in Celal Baba tarafından, polislerin arasına konmuş bir ajan
olduğudur.
Şimdi, dizideki önemli karakterleri anlatayım: Baş karakterler ve diziyi seyretme nedenlerimiz:
Büyük kardeş, Sarp. Güçlü ve annesi sağolsun, adaletli, doğruluktan
ayrılmayan ve sevdikleri için yaşayan bir karakter. Kardeşinin kaybolmasından
dolayı kendisini suçluyor ve hala bir yerlerde yaşadığına inanıyor. Sarp sert
görünüşünün aksine, kardeşine çok düşkündür ve onu bulmak için herşeyi yapmaya
hazırdır. Mafyanın içine sızmış, gizli bir polistir. Melek'e aşıktır. (Kardeşine olan sevgisi hayranlık vericiydi.)
Küçük kardeş Umut ya da yeni adıyla, Mert. Benim en çok sevdiğim karakter ve
diziyi seyretme nedenim. Çocukken yaşadığı travmalarla sürekli gülüp geçerek,
hayatta kalmaya çalışan bir karakter ama her ne kadar gülüp geçse de, Mert'in
yaşadığı acıyı ve eksikliği dizi boyunca hissediyorsunuz ve gözleriniz doluyor.
Çocuk ruhlu, komik, eğlenceli, başına buyruk, zeki, çok uyanık, kendine özgü bir
karakter. Tüm duyguları onunla yaşatıyor. Mafya babası Celal Baba tarafından yetiştirilen Mert, Emniyet
Müdürlüğü'nün içine sızmış bir ajandır. Eylem'e aşıktır.
(Burada komik olan şey ise, Mert'in hal ve
hareketleri, yürüyüşü ve tepkisi geçmişinden izler taşıyor ve 'ben mafyayım'
diye bağırıyor ama kimse anlamıyor. :D. İlk bölümlerde aynen bu şekilde hissetmiştim. Mert karakteri diğer karakterlerin aksine daha önce karşıma hiç çıkmamış bir karakterdi ve Aras Bulut İynemli'nin de oyunculuğu eklenince, bir sokak çocuğunun hikayesini görmek beni çok derinden ekledi. Mert dizideki en büyük kurbandı ve bence Mert kesinlikle çok daha iyi bir hayata hakediyordu. Bence hiç bir zaman layığıyla hakettiği değeri alamadı. Bu yüzden çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ama yine de Mert ile tanıştığıma çok memnunum. Çok şey öğrendim ondan ve bu diziden.) Dizide aşkında olduğunu unutturmayan karakterler:
Bu güzeller güzeli, Melek. Mert'in çocukluk arkadaşı. (Mert'in zor
zamanlarında destek olmuş manevi kardeşi.) Dıştan buz gibi gözükür ama aslında
cam kadar kırılgan bir karakterdir. Dizide Yılmaz kardeşlerin koruyucusu diyebiliriz. Sokaklarda Mert ile mendil satarak büyümüş
ve Celal Baba sayesinde, başarılı bir avukat olmuştur. Mafya avukatı oldu yani.
Sarp'a aşıktır. (Mert ve Melek kardeşliğini çok sevmiştim, çok güzeldi. Benim bu ikilide gördüğüm şeyi başkalarının da görmesini beklerdim ama olmadı. Mert ve Melek benim için, Hansel ve Gretel'di.)
Bu da, Eylem. Sarp'ın çocukluk arkadaşı. (Aynı zamanda, Sarp'ın en iyi
arkadaşı. Eylem, onu rol model bildi.) İyi kalpli ve biraz saf bir kızdır.
Küçükken ailesini kaybetmiş ve Füsun teyze tarafından evlatlık alınmıştır.
Yılmaz ailesini, ailesi bilmiştir. Bu yüzden, biz Eylem'e Yılmaz ailesinin koruyucu meleği diyebiliriz. Sarp ile kardeş gibi büyümüş ve başarılı bir
gazeteci olmuştur. Mert'e aşıktır ama önceliği her zaman Yılmaz ailesi olmuştur.
(Bence Eylem iyi bir kız ama hiç bir zaman Mert'e hakettiği değeri vermedi ama katılmayanlar olabilir ama ben iyi bir gözlemciyim. Mert dizinin en büyük kurbanıydı ve Eylem bunu hiç bir zaman göremedi ve değerini bilemedi. Melek gibi aşkına sahip çıkamadı. Bu yüzden, ben bu karakteri pek sevmiyorum.) (Not: Bu dizide aşktan çok fazla şey beklemeyin. Hayal kırıklığına uğrayabilisiniz.) Diziye aksiyon katan karakterler:
İşte, mafya babası
Celal Baba. İyi baba kimliğine bürünmüş ama aslında bu onun maskesi.
Diziyi seyrettikçe ne demek istediğimi anlayacaksınız. "Kebapçı Celal" olarak bilinir. Mert ile Melek'i büyütmüş ve
okutmuştur. Mert'i ajanı yapmış, Melek'i ise, avukatı. Dizide, Sarp ile
Mert'in hayatını hepten değiştirmiş ve karıştırmıştır.
Kaçakçılık ve
Organize Suçlar Şube Müdürü , Yusuf müdür. Celal Baba, onun hayatını
mahvetmiştir. Bu yüzden intikam almak istemektedir. Tek isteği, Celal Babanın
mahvolmasıdır. Bunun için, en büyük yardımı Sarp'tan alacaktır. Dizide, Sarp
ile Mert'in hayatını karmaşık hale getiren diğer bir karakterdir.
Bize aile sevgisini bol bol
hatırlatan karakter:
Sarp ile Mert'in annesi, Füsun teyze. Füsun teyzenin, anne yüreği arada sizi
göz yaşlarına boğabilir. Dizi boyunca, büyük oğlu Sarp'ın yaptığı fedakarlıktan
habersiz oğlunun mafyadan kurtulmasını ve hala yaşadığına inandığı küçük oğlu
Umut'un namı diğer Mert'in bulunmasını istemektedir. Oğullarının yaşadıklarından
habersiz, onların eve geri dönmesini beklemektedir. Aynı zamanda, Füsun teyze sıcak ile soğuk kadar zıt
kardeşlerin en büyük ortak noktasıdır.
(Ama bazen herşeyden bihaber olması ve oğullarının çektiklerini bilmemesi gerçekten çok sinir bozucuydu benim için.) Diğer bir karakter:
Celal Baba'nın adamı, Davut. Melek'e aşıktır. Sarp ile Melek'in
yakınlaşmalarından dolayı, Sarp'tan nefret etmektedir ve onu mahvetmek için
herşeyi yapmaya hazırdır.
Şimdiye kadar seyrettiğim en güzel türk dizilerinden biri. Özellikle, kardeş
sevgisini önplanda tutmuş dizimiz, dramıyla, komedisiyle, aşkıyla, birbirinden
eğlenceli karakterleri ve akıcılığı ile seyirciyi heyecandan hiç eksik
bırakmıyor. Bazı şeyler daha iyi olabilirdi tabi ama gene de ben bu diziyi sevdim ve müziklerinden söz etmiyorum bile. Toygar Işıklı'nın ellerine sağlık, maşallah. Harika bir dizi ve herkese tavsiye ediyorum. Belli bir zaman diliminden sonra olaylar döngü gibi tekrarlıyor kendini. Bazen bu çok sıkıcıydı. Ee dizi öyle harika bir başlangıç yapınca insanın çok beklentisi oluyor. Benim beklediğim çok fazla şey vardı ve bunlar olmadı. Bunun için çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadım ama bu dizi bana çok şey kattı. Karakterleri derinlemesine inceleme fırsatım oldu ve ben bir sürü şey öğrendim. Yine de olmasını beklediğim şeylerin, olmasını beklerdim. Harika bir dizi ve çok da akıcı. Birbirinden çeşit karakteri var ama yine de benim için hayal kırıklıklıkları ile dolu. Tabi bu benim görüşüm. Kendimi Mert karakterine adadığım için böyleyimdir belki. Gerçi bütün bunlar dizinin çoğu diziden daha özel olduğu ve sıradışı olduğu gerçeğini değiştirmez.
"Hayatın size ne getireceğini
bilemezsiniz. Bazen bulmayı umduğunuz şey tam yanınızdadır ya da karşınızda ama
en önemlisi, o hep sizin içinizdedir.
İçerdedir."
Dizinin fragmanlarından biri.
Dizinin efsane müziklerinden biri ve jenerik müziği.
Dinlediğiniz için teşekkürler. İnşallah anlatımı beğenmişsinizdir. İyi
seyirler...:)))