BAKUGOU KATSUKİ

BAKUGOU KATSUKİ

Bakugou Katsuki, Boku No Hero Academia adlı anime / manganın baş karakterlerinden biridir. Spoiler içerir. Aslında, bildiklerimin küçük bir kısmını yazacaktım ama beklediğimden daha çok uzadı. :D

Boku No Hero Academia Hakkında Bilgi:

Animenin / manganın türü fantastik, süper güçler, shounen, romantik. Konusu ise, dünyanın herhangi bir yerlerinde bir anda bazı insanlarda süper güçler ortaya çıktı. Bu güçlerin nereden geldiği hakında hiç bir bilgi yok ama günümüz dünyasında ise artık dünyadaki insanların % 80'inin süper güçleri vardır. Bu dönemde; süper gücünü kötüye kullanan insanlara "kötü", iyiye kullananlara ise, "kahraman" deniyor. Kahramanlar, süper gücü olan polisler gibi birşey. Onlar da işini yaptığı için para ve ün kazanıyorlar. Bu dönemde; zengin olmak değil, kahraman olmak sizi elit yapar. Kötüler ise, süper gücü olan suçlular oluyor. Baş karakterimize gelirsek; hiç süper gücü olmamasına rağmen kahraman olmak isteyen bir çocuktur. Hikaye ise, onun bu hayalini gerçekleştirmesini anlatıyor.
BAKUGOU KİMDİR?

İsim Bakugou Katsuki. Yaş 15. Sinir küpü, kibirli ve bencil. Başrolümüzün çocukluk arkadaşı oluyor. Gerçi onlar için arkadaş demek, pek doğru olmaz çünkü biraz karmaşık bir ilişkileri var.
Bakugou'nun Kişiliği:

Bakugou aşağılık kompleksi olan, sürekli sinirli, kaba, bencil, dik kafalı, şiddet yanlısı biri. Süper gücü de tıpkı kişiliği gibi, patlama. Tıpkı, kendisi gibi süper gücü de patlayıp duruyor :D.

Boku No Hero Academia fanlarının birçoğu ya bu karakterden nefret eder ya da aşırı sever. Genelde ortasını bulamazsınız. Bunun nedeni; Bakugou'nun baş karakterimize baya zorbalık yapması ve çevresindeki herkesi küçümseyip bir pislik gibi davranması. Özellikle ilk bölümler hep böyleydi. Cidden sinir bozucuydu. (bence.)

Ama Bakugou değişti ve gelişti. Sanırım bu değişim ve gelişim, Bakugou hayranlarını arttırdı. Bakugou, her ne kadar kazanma hırsıyla dolup taşan biri olsa da özünde iyi biri olduğunu kanıtladı.
 ama şöyle birşey var ki; onun değişmesi geçmişte yaptığı hataları değiştirmiyor. Özellikle baş karaktere yaptığı şeyleri, bir başkası olsa bu kadar yumuşak karşılık vermezdi. Kafayı yiyip suçlu bile olabilirdi. Kimi fanlar artık o değişti diyor, kimisi ise hala onun nasıl bir kafa yaşadığını anlamadığını söylüyor. Bir de, benim gibi arada kalanlar var. (Bakugou hakkında konuşurken "ama" kelimesini kullanmamak çok zor.)

 

Bakugou ikisi birden. Bir zamanlar pislikti. Hayır, aslında hala öyle. Hala yaptığı hataları telafi etmedi ve teşekkür bile etmedi. (Yani baş karakterimize karşı. ) ama gelişiyor ve değişiyor. Özünde iyi biri ve bence ileride daha çok gösterecek. Baş karakterimize yaptığı şeyleri de telafi edeceğini umuyorum ileride. Çünkü hatalarından ders çıkarmaya başladı.
 Zaten onun iki büyük sorunu vardı.

1- aşağılık kompleksi, 

 

2- baş karaktere olan takıntısı. 

 

Aşağılık kompleksi iyileşmeye başladı. Artı, baş karakterimiz ile olan ilişkisi de düzeliyor.

O yüzden, ne yaparsa yapsın hatalarından pişman olduğu ve bunları düzeltmeye çalıştığı sürece, bence 2. bir şansı herkes hak eder. (Tamam, belki herkes değil ama bence Bakugou hak ediyor. Bunlar benim görüşüm.). Bir de, baş karakterimizden baya bir dayak yese şahsen çok rahatlayacğım. Tek taraflı olmuyor böyle şeyler, karşılıklı olmalı bence. Bu arada herşeye rağmen, karakter dizaynı harika. Hikayede, bir karakterin gelişimini görmek en eğlenceli şeylerden biridir.

Özetle, Bakugou tam bir baş belası ama özünde iyi çocuktur.

Bakugou'ya Yüzeysel Bakış:

 

Bakugou, doğuştan sahip olduğu bir sürü yetenek ve beceri ile övülerek büyüyen bir çocuktur. Doğuştan zeki, güçlü, yetenekli. Birçok kişinin uğraşarak yaptığı şeyleri, o rahatlıkla elde etmiş bir çocuktur. Özellikle hiç birşey yapamayan başrolümüzü de baya küçümsemiştir.

4 yaşınlarındayken, süper gücünü (yani terinden nitrogliserin akıtan ve bomba yapmasını sağlayan gücünü) elde ettiğinde ise, kibri daha da ayrı bir yerlere çıktı. Kendisini yenilmez ve mükemmel biri olarak görmeye başladı. Sanırım bu da üstünlük (aşağılık) kompleksinin başlangıcı oldu.

Herkesi kendinden aşağı görmeye başladı. Arkadaş kavramı kitabında yoktu. Yanındaki kişileri sadece yol kenarındaki bir çakıl taşı gibi görüyordu. Hiçbir savaşı kaybetmeyeceğini düşündüğü için aşırı kaba ve kibirli. Herkese karşı meydan okuyor ve ne yaparsanız yapın onu tatmin edemiyorsunuz.
Bakugou İle Midoriya İzuku'nun İlişkisi ve Bakugou'nun Gelişimi:

Bu konuya değiniyorum çünkü Bakugou her ne kadar kabul etmese de başrolümüz ile bibirlerini çok etkiliyorlar. Malesef, kötü yönde etkiliyorlar ama zamanla bu durumu tersine çevireceklerini düşünüyorum.

Bu başrolümüz. Midoriya İzuku. Bakugou ile aynı yaşta. Birlikte aynı mahallede ve okulda büyüdüler. Bakugou her zaman birçok şey konusunda şanslı iken, İzuku tam tersi aşırı şanssız olmuştur. Ne gücü, ne yeteneği, hiçbirşeyi yoktur. Sadece hayalleri, azmi ve masum bir kalbi vardır.

 

Bakugou ve İzuku aynı kişiye hayranlık duyuyorlar ama farklı açılardan. Barışın Sembolü ve 1 numaralı kahraman Allmight'a. Bakugou'nun, Allmight'a hayranlık duymasının sebebi, Allmight'ın her zaman kazanmasıdır ne kadar kötü durumda olursa olsun. Bu yüzden Bakugou'nun hedefi Allmight'ı geçecek kadar güçlenmektir. İzuku ise, Allmight'ın insanları gülümseyerek kurtaran, umut veren harika bir kahraman olduğu için, Barışın Sembolü olduğu için hayrandır. İzuku'nun hayali, Allmight gibi havalı bir kahraman olmaktır.

İzuku'nun süper gücü olmadığı için bu hayal imkansız gibi görünmektedir ama aynı şey Bakugou için geçerli değil çünkü Bakugou'nun süper gücü var ve hatta birçok kişiden daha güçlü. İzuku, Bakugou'nun ne olursa olsun pes etmeyen ve kazanmak için sonuna kadar çabalayan özgüvenine ve süper gücüne, hep hayranlık duymuştur. İzuku'nun pek arkadaşı olmadığı için ve Bakugou'ya hayranlık duyduğu için sürekli Bakugou'nun peşinden gitmiştir.

Bakugou içinse İzuku'nun hiçbir değeri yoktur. Sürekli peşinden gittiği için onu insan olarak bile görmemiştir, sadece yol kenarındaki bir taş ( kibarca öyle diyelim biz :/ ). Bakugou, hiç İzuku'ya değer verdi mi bilmiyoruz ama İzuku'nun hayatını baya zorlaştırdı. İlk başlarda sadece sözlerle dalga geçiyordu çünkü Bakugou için İzuku onu asla geçemeyecek biriydi. Bu yüzden, İzuku'ya "Deku" (Deku = hiç birşey yapamayan kişi) lakabını taktı. Bu zorbalığın şiddeti ise, bir yanlış anlaşılmada arttı.

Bir gün Bakugou, İzuku ve arkadaşları (hiçbiri İzuku'yu arkadaşı olarak görmüyor.) nehir kenarından geçerken Bakugou'nun ayağı takılıyor. Bakugou nehre düşüyor. Tabi hiçbirşeyi yok, "Bir sorun yok." diye bağırıyor. O sırada, İzuku geliyor. "İyi misin? Kalkabilir misin? Kafanı vursaydın çok kötü olurdu." diyerek elini uzatıp, yardım etmeye çalışıyor ama Bakugou için bu bir yardım değildi. İzuku'nun kendisini küçümsemesine sinirlendi.

 

 "Bu kadar basit bir olayla yaralanacağımı mı sandın? Sen kimsin? Sen benden katbekat daha güçsüz birisin. Beni küçümsüyor musun?" gibi bir şekilde düşünerek İzuku'ya fiziksel zorbalık da yapmaya başlıyor ve bütün sınıfta bunun dozunu arttırıyor tabi. 4  yaşından 15 yaşlarına kadar hep böyleydi ilişkileri. Yani şu an, İzuku'nun sahip olduğu özgüvensizliğin en büyük nedeni Bakugou. İzuku her zaman, Bakugou'yu arkadaşı olarak görse de Bakugou için İzuku her zaman onu küçümseyen güçsüz birinin teki. Birbirlerini aşırı tehkikeli olarak görüyorlar. En azından hikayenin başlarında böyleydi ama işler değişti tabi.

Deku ile Bakugou, en iyi kahraman lisesinde karşılaştılar. Deku'nun süper gücü vardı artık. Bakugou, yıllar boyunca Deku'nun onu kandırdığını zannetti ve baya sinirlendi. Bu yüzden, hıncını da bir güzel çıkarttı. (Derste yapılan bir dövüş testinde.) Test boyunca Bakugou, Deku'ya baya zarar verdi ama Deku, yıllar boyu kahramanları uzaktan seyrederek kazandığı analiz yeteneği ve hızlı karar verme becerisi sayesinde testin sonunda zar zor kazandı. Bu olay, Bakugou'ya büyük bir şok oldu. Hayatında ilk kez kaybetti. Hem de "Deku'ya".

( Bakugou'ya bencil deme sebeplerimden biri de bu sahne. Karşısında onun yüzünden ağır bir şekilde yaralanmış biri varken, hala tek düşündüğü kazanmak ya da kaybetmek. Hem de Deku'nun hayatını kötü şekilde etkilemesine rağmen, Deku tarafından defalarca kurtarılmasına rağmen. Şahsen çok sinir bozucu. Gelecekte bu durumun değişeceğini umuyorum. Hayranların bazıları şimdiye kadarki şeylerin yeterli olduğunu düşünüyor, bazıları da benim gibi hala yeterli olmadığını, bazıları ise hiç bir zaman yeterli olmayacağını düşünüyor. Zamanla göreceğiz.)

 Bakugou, Deku'ya kaybettikten sonra daha bir değişmeye başladı. Kendisinin yenilmez olmadığını görmeye başladı. Bu olay, Bakugou'nun başlangıcı oldu.

Hatta ilk arkadaşını da edindi. Deku'yu arkadaşı olarak görmemesi üzücü benim için ama en azından Deku'nun varlığını yavaş yavaş kabullenmeye başladı.

 

 

Daha sonra, spor festivalinde birkaç kez Deku'ya ve Todoroki adındaki bir çocuğa kaybetmek de fena ağır geldi. Todoroki ile Deku savaşında, Deku kaybetti ve Bakugou eğer Todoroki'yi yenerse, bu Deku'ya karşı kazandığını göstermiş olacaktı ama işte öyle olmadı. Özellikle Todoroki'nin bilerek kaybetmesi ve Bakugou'nun hak etmediği şekilde 1. olması, Bakugou'yu delirtti çünkü Bakugou, hakkını vererek, gerçekten 1. olmak, kazanmak istiyordu ama işler istediği gibi gitmedi. (Rakibinin bilerek kaybetmesi, birnevi Bakugou'yü küçümsediği anlamına geliyordu çünkü.)

(En azından, birazcık sosyalleşmeye başladı. Artık başkalarından da yeri geldiğinde yardım almayı öğreniyor. Yavaş yavaş :D. 

 Ve tabi ki, festival boyunca kazanmak için hiç kimseye acımadan dövüştü.)

Maçtan sonra öğrenciler, Profesyonel Kahramanların yanında staj yapacaklardı. Bakugou'ya 4 numaralı kahramanın yanında çalıştı. Her ne kadar işler beklemediği şekilde gitmese de, aslında bu staj ona faydalı oldu. (Bakugou kaçırıldığında hiç düşünmeden doğru tarafı seçmesinde, bu stajın faydası var.)

Staj işi bittiğinde, Deku'nun daha da gelişmesi ve hatta Deku'nun savaşırkenki hareketleri, Bakugou'ya benzemesi tabi ki, bizim sinir küpünü yine delirtti. Öğretmenler, Bakugou-Deku ilişkisinin kötü olduğunu biliyordu. Bu yüzden sınavda, Deku ile Bakugou'yu birlikte 1 nuramalı kahramana karşı dövüştürdüler. Tabi ki, 1 numaralı kahramanın hareketleri yavaşlasın diye, ağır metaller takıldı vücuduna.

Bu bölümde, Bakugou'nun gerçekten özünü görmüş oluyoruz. Bakugou ve Deku Vs 1 numaralı kahraman. Sınavda ya kaçarak kazanacaksın ya da savaşarak. Bakugou, Deku ile iş birliğini kabul etmiyordu. Tek başına 1 numaralı kahramanla savaşmak istiyordu. Deku ise, asla kazanamayacaklarını söyleyip kaçalım diyordu. Bu bölümde, özellikle Bakugou baya Allmight'tan dayak yedi.

Deku'dan yardım almaktansa kaybetmeyi yeğlerim diyerek pes etmişti ama Deku'dan yediği bir yumruk onu kendine getirdi. Deku onu bir kenara götürüp konuştu. "Sen asla pes etmediğin için sen, sensin değil mi?". Bakugou her ne kadar onu tam konuşturmasa da, Deku onu ikna etmişti.

 

Bakugou, onunla iş birliğini kabul etti (gururu incindiği için gözyaşları içinde) ve 1 numaralı kahraman Almight'a karşı birlikte savaştılar. Savaşırken kaçmaya çalıştılar. Deku, kaçış kapısına doğru giderken, Bakugou Allmight'ı oyalamaya çalışıyordu.

Ve orada Bakugou'nun özünü görüyoruz. (Ya da kazanma hırsı diyelim.) "Hadi git. Lanet, Deku. Ben kendimi tekrar ve tekrar parçalayacağım. Kendimi parçalamam gerekse bile kazanacağım yolu seçeceğim. Seni bu şekilde yenemeyeceğimi kabul etmiyorum!". (Bunun gibi birşey demişti Allmight'a ve onu ısırmıştı.) Neyse sonra da, Bakugou bayıldı. Test sonunda Deku, Allmight'a yumruk atıyor ve Bakugou'yu alıp gidiyor.

 

Daha sonraları, Bakugou kaçırılıyor. Kötüler, Bakugou'nun vahşi hareketleri yüzünden onun da kendileri gibi kötü olabileceğini düşünüyorlar ama Bakugou, sert bir şekilde reddediyor ve onun olmak istediği kişi en güçlü kahraman, en güçlü kötü değil. Bunu gösteriyor.

 

Bakugou için kahramanlar kazananlar demek. Her zaman merak ettim. Bakugou eğer kötüleri kazananlar olarak görseydi, o teklifi kabul eder miydi diye ama Bakugou'nun annesinin dediği gibi, (dolaylı olarak) her ne kadar kendini farklı ifade etse de özünde iyi biri Bakugou. Ben buna inanıyorum.

 Neyse sonunda Bakugou, arkadaşları tarafından kurtarılıyor.

 

Kenisine yardım edilmesinden nefret etmesine rağmen,  Allmight rahat bir şekilde dövüşsün diye yardım elini kabul ediyor.

Bu arada Bakugou'yu etkiyelen bir diğer olay ise, aynı gün Allmight'ın (Barışın Sembolünün) düşüşü oluyor. Bakugou'nun küçüklüğünden beri çok imrendiği Allmight, bütün gücünü kaybediyor. Bakugou, kaçırılmasaydı Allmight bütün gücünü kaybetmezdi diye düşünerek suçluluk duyuyor. Ve o gün Bakugou, aynı zamanda Deku'nun süper gücünün kaynağının Allmight olduğunu öğreniyor.

Tabi kendisine yardım eden , kötülerden kurtulmasını sağlayan arkadaşlarına da kendi yoluyla teşekkür etmeyi de unutmuyor. ( Her ne kadar hepsine teşekkür etmese de :/ )

Daha sonra, geçici kahraman olmak için girdiği sınavda kaba hareketlerinden dolayı, Bakugou ve Todoroki sınavdan kalıyor çünkü sınavın konusu düşmanı yenmek değil, mağdurları kurtarmaktı. Tüm sınıf geçiyor ve sınıfın en güçlülerinden bu ikisi kalıyor. (Hayatımda gördüğüm en adil sınavlardan biriydi. :'D )

Sınavlar bittiğinde, Deku'yu bir gece dışarı çağırıyor ve onunla dövüşüyor. Bu dövüş, ilk defa ikisinin de tüm duygularıyla açık açık ifade ettiği bir dövüş oluyor. Dövüş sonunda Bakugou kazanıyor. (malesef :/ ) ama bu dövüşte Bakugou, yıllar boyu alay ettiği ve sürekli peşinden koşan Deku'nun sonunda kendisine yetiştiğini fark ediyor.

 

Sonra Allmight geliyor ve Deku ile Allmight'ın büyük sırrını anlatıyor. Deku'nun gücünün kaynağının nesilden nesile aktarılan ve en büyük kötü ile savaşmak için oluşmuş bir güç olduğunu söylüyor. Bakugou ile Deku'nun ilişkisinin sağlıklı seviyeye gelmesi bu olay sayesinde oluyor. Bakugou ve Deku birbirlerini gerçek bir rakip gibi görmeye başlıyorlar. Hala arkadaş değiller ama ilişkilerinde büyük bir adım atmış oluyorlar.

Daha sonra, geçici kahramanlık ek sınavında, Bakugou, Todoroki ve diğer ikili küçük çocuklarla test ediliyorlar. Küçük çocuklarla başa çıkmak başta onlar için zor olsa da, en sonunda anlıyorlar. Bu bölümde, Bakugou'nun küçük bir çocuğa söylediği söz geçmişte yaptığı yanlışlarını kabul ettiği anlamına geliyor. "Eğer çevrendekileri böyle küçümseye devam edersen, asla kendi zayıflıklarını göremezsin." Bu ek sınavda, Bakugou ve diğerleri kahramanların gerçek görevini öğreniyor. Kurtarmak. Sadece bir bedensel olarak değil, kalplerini de kurtarmak.

 (Hala Deku ile ilişkisi tam rayına oturmasa da, Bakugou'nun çok değiştiğini görebiliyoruz. Bana göre, Bakugou'nun kahramanlık özünü en çok bu sahnede görüyoruz çünkü artık birilerine ilham vermeye bile başladı. Büyük bir gelişim.)

Özellikle de Bakugou ve Todoroki, bu test sayesinde baya sosyalleşiyorlar. Kendilerini çevresindekilere daha çok açıyorlar. Kültür festivalinde bunu net bir şekilde görüyoruz.

Tabi bazı şeyler hala aynı :'D. ( Bakugou: We won (biz kazandık.) )

Chapter 208de class b ile class a birlikte eğitim yaparken bakugou maçta takım arkadaşını kurtardı. "kazanmak için kurtarma" yöntemine başvurdu. Deku ile 3.sezonda olan dövüşünün boşuna olmadığını görmüş olduk.
Bakugou'nun Ailesi:

 

Bakugou, hem tip olarak hem kişilik olarak annesine daha çok benziyor. Babası sessiz, sakin, itaatkar bir tip. Bakugou'ya söz geçiremiyor. Bu yüzden, Bakugou evdeki baba rolünü, evin erkeği rolünü kendisinde görüyor büyük ihtimal. Annesi ise, normalde rahat ve enerjik bir kadın ama sinirlendiğinde canavara dönüyor ve gerektiğinde şiddete başvuruyor.

 

Bakugou'nun annesinin, Bakugou üzerinde çok büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Bakugou'ya "sen güçsüz olmasaydın bunlar olmazdı" gibi birşeyler söyledi ve Bakugou bundan dolayı baya suçluluk duydu. Belli ki, annesi onu çok etikiliyor. Yani tabi annesi sonuçta.

Şimdi yazınca fark ettim. Deku, Bakugo'nun gelişimini baya etkilemiş.

Şimdilik bu kadar...

 Bakugou OST Bomb Killer.

Bakugou kaçırıldığında çıkan müzik.

Bakugou'nun Özü (Bakugou ORİGİN) OST

Dinlediğiniz için teşekkürler. İnşallah anlatımımı beğenmişsinizdir. İyi seyirler...

RİBA Aİ